




Tamam anladık onların köpeği Lessie Machbet'den alıntılar yaparak uluyor olabilir, bizim Çomarımızda dağdaki çobanın türküsüne eşlik ediyor onun aşkına acısına sahip çıkıyor işte...
konuyu anlayan var mı ? konumuz nedir bu Türkilizce merakı ?
Aslında kurulan her cümle ben ingilizce biliyorum nidasıdır.
Bu zaatlar Türkçeyi konuşamazken kurdukları her devşirme kelime öbeği onları biraz daha asimile olmaya doğru itiyor farkettirmeden..
"Bu fileları bir an önce repeatlemezsen bu işi sonlandırmamız pek feasible görünmüyor "gibi iş yaşamının bir hastalığı haline gelmiş bu dil .
Asimile(özümsenmiş,benzeşmiş) şirket içi davranışları sergiliyor her çalışan ve ne konuştuklarının bile farkında değiller, sadece anlaşabiliryorlar..
Hepsi Türkçeyi yeni öğrenen Papua Yeni Ginelilerden daha başarısızlar.
Bir de ingilizce kelimeyi Türkçenin içine sokma inadı var tabiki ;
ignor etmek
refuze etmek
irite etmek
ajite etmek
ekspekte etmek
dilimiz zengin ,dilimiz derin .. hiç google translate kullandın mı dilinin sağlamasını yapmak için sen ??????
fotoğraflar ektedir sayın okuyucu .: son olarak ismail yk dan bir şarkı ile bitirmek istiyorum...
sıfır kilometre yeni bir araba alırım
mahallede kızlara ben havamı atarım
sağ çek sol çek
bir caka atarım
gözlügümü takar
birden gaza basarım
hmm yeter anam ben anasını satarım
aman her yeri toz dumana katarım
yollar tıklım olsa ne yazar
söyle yavrum beni kim tutar
I get zero miles a new car
I throw the girls in the neighborhood havamı
Take the left right check
Throw in a show-off
wears glasses
I shall more than one gas
mother, my mother, I sell enough hmm
smoke and dust everywhere in my string
Although what the author means to overflowing
Tell me who holds dear
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder